İÇTİHAT - DİLEKÇE
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
İÇTİHAT - DİLEKÇE

FORUMUMUZDA İÇTİHAT ÖRNEKLERİ İLE DİLEKÇE ÖRNEKLERİNE ULAŞABİLİRSİNİZ...
 
AnasayfaAnasayfa  PortalPortal  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
En son konular
Giriş yap
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Beni hatırla: 
:: Şifremi unuttum
En iyi yollayıcılar
Avukat (160)
TOPLU SİLAH TİCARETİ YAPMA SUÇU Vote_lcapTOPLU SİLAH TİCARETİ YAPMA SUÇU Voting_barTOPLU SİLAH TİCARETİ YAPMA SUÇU Vote_rcap 

 

 TOPLU SİLAH TİCARETİ YAPMA SUÇU

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Avukat
Admin
Admin
Avukat


Mesaj Sayısı : 160
Rep Gücü : 504
Kayıt tarihi : 28/12/09
Yaş : 45
Nerden : Samsun

TOPLU SİLAH TİCARETİ YAPMA SUÇU Empty
MesajKonu: TOPLU SİLAH TİCARETİ YAPMA SUÇU   TOPLU SİLAH TİCARETİ YAPMA SUÇU EmptyÇarş. Ara. 30, 2009 2:41 pm

T.C. YARGITAY
Ceza Genel Kurulu

Esas: 2009/8-102
Karar: 2009/199
Karar Tarihi: 14.07.2009

TOPLU SİLAH TİCARETİ YAPMA SUÇU - YEREL MAHKEMECE VERİLEN HÜKMÜN DİRENME KARARI DEĞİL YENİ HÜKÜM NİTELİĞİNDE OLDUĞU - KARARIN TEMYİZ DAVASINA BAKMAKLA GÖREVLİ OLAN ÖZEL DAİRECE İNCELENMESİ GEREĞİ

ÖZET: Direnme kararı olmayıp <yeni hüküm> niteliğindeki hükmün, temyiz davasına bakmakla görevli olan Özel Dairece incelenmesi gerekir.

(6136 S. K. m. 12, 13)

Dava: Toplu silah ticareti yapma suçundan sanıkların 6136 sayılı Yasanın 12/2-4-son, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 15’er yıl hapis ve 675’er Lira adli para cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin, Ş. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 11.03.2008 gün ve 793-71 sayılı hüküm re’sen temyize tabi olmasının yanında, sanıklar müdafiileri tarafından da temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 23.12.2008 gün ve 13478-14653 sayı ile;

<…Sanıklar M. A. İ., L. İ. ve M. E. D. hakkında kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde;

Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen kanıtlara, mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine göre suçun kanıtlanmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, bu hususlara yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir; ancak,

Oluşa, iletişimin tespiti, teknik takip tutanaklarına ve tüm dosya içeriğine göre; sanıkların suça konu silahları kişisel ihtiyaçları için aldıklarına ilişkin savunmalarının aksine toplu olarak satmak amacıyla edindikleri veya bu amaçla bulundurduklarına ilişkin mahkûmiyetlerine yeterli, kesin ve inandırıcı kanıt bulunmadığı, eylemlerinin 6136 sayılı Yasanın 13/2. madde ve fıkrası kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,

3- Uygulamaya göre de;

08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanunun 155. maddesiyle değişik 6136 sayılı Yasanın 12. maddesinde müsadere hükmü bulunmadığı, bu hususa ilişkin kararın genel hükümlere göre verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi> isabetsizliğinden bozulmuştur.

Ş. Ağır Ceza Mahkemesince 26.02.2009 gün ve 75-90 sayı ile;

<6136 sayılı Yasanın 1979 yılında 2249 sayılı Yasa ile değiştirilen 12/1. maddesinde, sadece bu kanun kapsamına giren ateşli silahlarla bunlara ait mermilerin ülkeye sokulması, sokulmaya kalkışılması, bu eylemlere aracılık edilmesi, ülkede yapılmış ya da ülkeye sokulmuş bu tür silahları satması veya satmaya aracılık edilmesi değil, yukarıdaki amaçlarla ev veya iş yerinde bulundurması da cezalandırılmıştır. Kısacası, maddenin önlemek istediği, ateşli silahların ülke içinde yayılarak, ateşli silahlardan kaynaklanan tehlikenin çoğalmasının önüne geçmektir. Özellikle, yukarıda ayrıntısı açıklanan Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararında belirtildiği gibi, elindeki ateşli silahları ticari bir amaç gütmeksizin birden fazla kişiye veren kişinin eylemi, silahların yayılmasını sağlayarak, tehlikeyi çoğalttığından, 6136 sayılı Yasanın 12/1. maddesindeki suçu oluşturur. Mahkememiz kararını bozan Yargıtay 8. Ceza Dairesi ilamında, sanıklar M. A., L. ve M. E.'in kastının 6136 Sayılı Yasanın 12/1. maddesindeki suçu işlemek olmadığı belirtilmiştir. Sanıkların, somut olayda kastlarını belirlemek için, dış dünyaya yansıyan somut davranışları ile dosyadaki yine somut olgu ve belgelerin değerlendirilmesi gerekmektedir. Sanıklar M.A. ve L. İ. aşamalarda maddi durumlarının çok iyi olduğunu ifade etmişler, bu durumu belgelemek için sahibi oldukları Bellisan Şirketine ait ortak durumunu gösteren Ticaret Sicil Gazetesi ve gazete kupürlerini sunmuşlardır. Mahkememizce, adı geçen sanıkların maddi durumlarının, çok iyi olduğu bir olgu olarak kabul edilmiştir. Ancak, bu olgunun kabulü, sanıkların ele geçirdikleri silahları yayma kasıtlarının olmadığı sonucuna götürmez. Eğer, sanıklar bireysel anlamda silaha gereksinim duyuyorlar ise, bozulan kararımızda da belirttiğimiz gibi, yasal yollardan silah edinmelerine hiç bir engel yoktur. Nitekim, kendilerinin de beyan ettiği gibi, fabrikalarında birçok ruhsatlı tabanca ve AK-47 Kalaşnikof ve G-1 gibi uzun namlulu tüfekler bulunmaktadır. Sanıklar aynı zamanda, koruculuk ile uğraşan bir aileden geldiklerinden, bu uğraşıları gereği, rahatlıkla silah da edinebilirler. Dosyadaki, silah bulundurma ve taşıma ruhsat suretlerinden, mensubu oldukları aileden S. İ., M. Ş. İ., K. İ., H. İ., M. İ., N. İ., Ş. İ.'ın çeşitli çapta Beretta, Smith Wesson, Browning, Sarsılmaz, Kaleşnikof, G-1 ve Sig-Sauer marka silahlara sahip oldukları anlaşılmaktadır. Aynı sanıklar, fabrikalarında da bir adet kaleşnikof ile beş adet tabancanın ruhsatlı olarak bulunduğunu belirtmişlerdir. Bu durumda, sanıkların kişisel olarak herhangi bir ateşli silaha gereksinim duydukları söylenemez. Hele ki, suça konu silahlar 6136 Sayılı Yasanın 4. maddesindeki vahim nitelikli, saldırı amacıyla kullanabilen tam otomatik tüfek ve tam otomatik tabancalar ise bu gereksinimin haklılığından söz etmek mümkün değildir. Öte yandan sanıklar barut ya da altın üreten bir sanayi tesisine değil, un fabrikasına sahiptirler. İşyerlerinin çok sayıda ve ağır silahla korunması gereği de bulunmamaktadır. Diğer yandan, suça konu yedi adet tam otomatik tüfeğin, sanıklardan hangisinin kişisel gereksinimi için alındığı da tartışma konusudur. Silahları teslim alan ve taşıyan, sanık M. E. D.'un bu silahlara bireysel olarak gereksinim duymadığı, <Bu işi üç-beş kuruş kazanmak amacıyla> yaptığı kendi anlatımları ile sabit olduğu gibi, adı geçen sanığın maddi olarak da bu silahları temin etmesi mümkün değildir. Zira silahları taşıdığı çantanın Silopi'den satın alınırken parasını diğer iki sanık verdiği gibi, Kızıltepe'ye otobüsle gidişteki yol parasını da aynı sanıklar karşılamışlardır. Bu oluş içinde sanık M. E. D.'un görevi sadece suça konu silahları taşıyarak, diğer iki sanığı tehlikeye atmaksızın, onlara Kızıltepe'de teslim etmekten ibarettir. Böylelikle sanık M. E. D.'un eylemi, silahları kişisel gereksinim için edinme değil, silahları bir yerden diğer bir yere taşıyarak silahları alanlar kısmındaki topluluğa iştirak etmek şeklinde gerçekleşmiştir. Dolayısı ile Özel Dairenin suçun niteliğine ilişkin kabulü doğru ise, yedi adet silah M. A. İ. ile L. İ.'ın bireysel ihtiyacı için satın alınmıştır. Bu kadar yüksek sayıda ve vahim nitelikte silahların, bireysel gereksinim için alındığını kabul etmek, silahların getiriliş şekli de dikkate alındığında, 6136 sayılı Yasanın 12/1. maddesinin, tarihsel süreç içindeki değişiklik gerekçesine ve uygulamadaki kabul edilen amacına tamamen terstir. Böyle bir kabul, bireylerin kişisel gereksinimlerinin çok ötesinde, aşırı derecede silahlanmalarının önünü açarak 6136 sayılı Yasanın 12/1. maddesini işlevsiz hale getirecektir. Bu halde kamu otoritesinin varlığından ve aynı zamanda devamından da bahsetmek imkansız bir hale gelebilir. Tüm bunların dışında, yukarıda tamamı yer alan ve duruşmada sanıklar tarafından doğrulanan telefon görüşmelerinin içeriğinden, sanıklar M. İ. ve L. İ.'ın, bireysel gereksinimleri için <çift kulaklı> olarak nitelendirilen, çift emniyete sahip birer adet tabanca almak istedikleri, yakalanan yedi adet otomatik tüfeğin bu nitelikte olmadığı, ancak bu tüfekleri de sanıkların sipariş ettikleri, zira konuşmalarda açıkça <yedi torba> dan söz edildiği, bunun ise yedi adet silaha karşılık geldiği anlaşılmaktadır. Sanıklar, M. A. İ. ve L. İ.'ın, <maddi durumlarının oldukça iyi olduğu, silah satmaya ihtiyaçlarının olmadığı> yönündeki savunmaları doğru kabul edilse dahi, sanıklar L. ve A.'ın suça konu 7 adet vahim nitelikteki silahı kişisel ihtiyaç dışında başka bir amaçla istediklerinin de tartışmasız olduğu, sanıkların silah sahipliği yönünden dosyaya yansıyan durumları ve silahların sayı ve nitelikleri itibariyle <bireysel gereksinim> kavramının dışında kaldığı dikkate alındığında, silahları üçüncü şahıslara vermek, böylece vahim nitelikli silahlarla tehlikeyi yayarak çoğaltmak kasıtlarının var olduğunun kabulü gerekmektedir…> şeklindeki kabulle direnilmiş, zoralım konusundaki bozmaya ise 5237 sayılı TCY’nın 54/4. maddesi uygulanmak suretiyle uyulmuştur.

Re’sen temyize tabi olan bu hükmün de sanıklar müdafiileri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C. Başsavcılığının 26.04.2009 gün ve 101052 sayılı bozma istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar: Sanıklar M. E. D., L. İ. ve M. A. İ..’ın toplu olarak silah ticareti yapma suçundan 6136 sayılı Yasanın 12/2-4-son, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 15’er yıl hapis ve 675’er Lira adli para cezası ile cezalandırılmalarına karar verilen somut olayda Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıkların suçlarının nitelendirilmesine ilişkindir.

Ancak, incelenen dosya içeriğine göre;

Yerel mahkeme, sanık M. E. D.’un bozmadan sonra 26.02.2009 tarihli oturumda; <yakalanan malın kendisine ait olduğunu, diğer sanıklar M. A. İ. ve L. İ. ile ilgisi olmadığını, yakalanmasaydı Kızıltepe'de silahları veren kişinin kendisini karşılayacağını, ayrıca silahları nakletmesi karşılığında da 3-5 kuruş para vereceğini, yaptığından dolayı pişman olduğunu belirtmiştir> şeklindeki anlatımlarını gerekçesinde yazdıktan sonra, gerekçeli kararın kabul kısmında dayandığı kanıtları sayarken; <sanık M. E.'in aşamalardaki kaçamaklı kabulleri, özellikle bozma sonrasındaki 26.02.2009 tarihli oturumdaki anlatımı dikkate alındığında…> demek suretiyle bu beyanları da direnme kararına esas almıştır.

Bunun dışında yerel mahkeme ilk hükmünde eylemi <Sanıklar M. A. İ., L. İ. ve M. E. D.’un üzerine atılı toplu silah kaçakçılığı suçunu (sanıkların her üçünün de alıcı kısmında yer alarak topluluk oluşturmak sureti ile) işledikleri> kabulüne yer vermesine karşın direnme kararında; <M. E. D.'un eylemi, silahları kişisel gereksinim için edinme değil, silahları bir yerden diğer bir yere taşıyarak silahları alanlar kısmındaki topluluğa iştirak etmek şeklinde gerçekleşmiştir...> şeklinde yeni ve farklı bir biçimde kabul etmiştir.

Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;

a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,

b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,

c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni kanıtlara dayanmak,

d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak, Suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekir.

Yerel mahkeme, bozma kararından sonra 26.02.2009 tarihli oturumda sanık M. E. D.’un; <yakalanan mal benim malımdır, diğer sanıklar M. A. İ. ve L. İ. ile ilgisi yoktur, ben otobüste yakalandım. Kızıltepe’de silahları veren kişi gelip beni karşılayacaktı, nakletmem karşılığında da 3-5 kuruş para verecekti> şeklindeki beyanlarını hükmüne dayanak almış ve ilk hükmündeki kabulü <M. E. D.'un eylemi, silahları kişisel gereksinim için edinme değil, silahları bir yerden diğer bir yere taşıyarak silahları alanlar kısmındaki topluluğa iştirak etmek şeklinde gerçekleşmiştir…..> biçiminde değiştirmiştir. Bu hususların Özel Dairece incelenmemiş olması karşısında, konunun ilk kez Ceza Genel Kurulunca incelenmesi olanaklı görülmediğinden, hükmün Özel Dairece incelenmesi gerekmektedir.

Bu itibarla, direnme kararı olmayıp <yeni hüküm> niteliğindeki hükmün, temyiz davasına bakmakla görevli olan Özel Dairece incelenmesi gerekeceğinden, dosyanın Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.

Sonuç: Açıklanan nedenlerle;

Ş. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 26.02.2008 gün ve 75-90 sayılı kararı yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.07.2009 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://ictihatdilekce.yetkinforum.com
 
TOPLU SİLAH TİCARETİ YAPMA SUÇU
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» 2911 SAYILI KANUNA AYKIRILIK SUÇU - SİLAHLI ÖRGÜT ADINA SUÇ İŞLEME VE SİLAHLI ÖRGÜTÜN PROPAGANDASINI YAPMA - DEĞERLENDİRMEDE YANILGI - HÜKMÜN BOZULDUĞU
» ÇOCUĞUN NİTELİKLİ CİNSEL İSTİSMARI SUÇU
» DİKKATSİZLİK VE TEDBİRSİZLİKLE ÖLÜME SEBEBİYET VERMEK SUÇU - ÖNCEKİ HÜKMÜN SANIK ALEYHİNE BOZULMASI
» CİNSEL SALDIRI SUÇU - HALEN BAKİRE OLUNMASI
» 213 SAYILI KANUNA MUHALEFET SUÇU - KANUN DEĞİŞİKLİĞİ

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
İÇTİHAT - DİLEKÇE :: CEZA İÇTİHATLARI-
Buraya geçin: