T.C. YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas: 2009/6-177
Karar: 2009/210
Karar Tarihi: 29.09.2009
HIRSIZLIK SUÇU - KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİ - ÇOCUK HAKKINDA HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI KARARI VERİLMESİ HALİNDE BEŞ YIL SÜRE İLE DENETİMLİ SERBESTLİK TEDBİRİNE TABİ TUTULMASINA KARAR VERİLMESİ GEREĞİ - KARMA UYGULAMA YAPILAMAYACAK OLMASI
ÖZET: Hüküm tarihi itibariyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı yönünde uygulanabilecek yegane hüküm 5395 sayılı Yasanın 19.12.2006 tarihinden önce yürürlükte bulunan hükümdür. Bu hüküm uyarınca da çocuk hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi halinde beş yıl süre ile denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verilmesi gerekmektedir. Her ne kadar 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 Sayılı Yasanın 40. maddesi ile 5395 Sayılı Yasanın 23. maddesi değiştirilerek, çocuklar açısından denetim süresinin üç yıl olarak uygulanacağı hüküm altına alınmış ise de, hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünden 5271 sayılı CYY'nın 231. maddesine yollamada bulunulması nedeniyle 231. maddedeki diğer koşullar nazara alınmaksızın sadece 23. maddenin denetim süresinin dikkate alınarak üç yıl olarak uygulanması, karma uygulama niteliğinde olacaktır. Bu itibarla; Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulü ile özel daire kararının kaldırılmasına, yasa yararına bozma isteminin reddine karar verilmelidir.
(5237 S. K. m. 31, 51, 62, 141) (5395 S. K. m. 23) (5271 S. K. m. 231, 309) (YCGK 17.07.2007 T. 2007/4-145 E. 2007/172 K.) (YCGK 02.10.2007 T. 2007/9-182 E. 2007/196 K.) (YCGK 10.06.2008 T. 2008/8-83 E. 2008/166 K.) (YCGK 20.09.2005 T. 2005/3-99 E. 2005/103 K.)
Dava: Sanıkların, hırsızlık suçundan 5237 sayılı TCY'nın 141/1, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca 6 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına, 51. madde gereğince verilen cezanın ertelenmesine, 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasası'nın 23. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıllık denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin Dikili Asliye Ceza Mahkemesi'nce verilen 23.03.2007 gün ve 373-75 sayılı karara, sanık Cansu müdafii tarafından, <sanığın yüklenen suçtan beraatına karar verilmesi gerektiği> gerekçesiyle itiraz edilmesi üzerine, Bergama Ağır Ceza Mahkemesi'nce 22.10.2007 gün ve 484 D.İş sayı ile;
<Kararın esası hakkında bir inceleme ve değerlendirme yapmaksızın hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşulları ve bu konuda verilen karar hakkında yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda Dikili Asliye Ceza Mahkemesi'nin kabulüne, takdirine ve yapılan uygulamaya göre kararda usul ve yasaya aykırı yön görülmediği> gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiş,
Bu suretle kesinleşen karara karşı, Adalet Bakanlığı'nca yasa yararına bozma isteminde bulunulması üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nce 01.06.2009 gün ve 6786-9396 sayı ile;
<Hırsızlık suçundan sanıklar Cansu ve İnci'nin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 141/1, 31/3, 62/1. maddeleri gereğince ayrı ayrı 6 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına, sanıklara verilen cezaların aynı kanunun 51. maddesi uyarınca ertelenmesine, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 23/1. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, aynı kanunun 23/3. maddesi gereğince sanıkların 5 yıl süre ile denetimli serbestlik süresine tabi tutulmasına, sanıklar hakkında 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ve sanıklara bu süre içinde bir rehber tayin edilmesine, sanıkların atılı suçtan dolayı katılana verdiği toplam 180 Yeni Türk Lirası zararı her bir sanığın 90 Yeni Türk Lirası olarak karar kesinleştiğinde katılana ödemesine dair Dikili Asliye Ceza Mahkemesi'nin 23.03.2007 tarihli ve 2006/373 Esas, 2007/75 Karar sayılı kararma karşı sanıklardan Cansu müdafii tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin, Bergama Ağır Ceza Mahkemesi'nin 22.10.2007 tarihli ve 2007/484 Değişik iş sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığı'nın 20.02.2008 gün ve 10983 sayılı kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay C. Başsavcılığı'nın 13.03.2008 gün ve KYB.2008048038 sayılı ihbar yazısı ile infaz dosyası 27.03.2009 tarihinde dairemize gönderilmekle incelendi:
Anılan yazıda;
(Dosya kapsamına göre, 5560 Sayılı Kanunla değiştirilen 5395 Sayılı Kanunun 23. maddesi uyarınca sanık hakkında 3 yıllık denetim süresi belirlenmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde ve itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmemiş olduğundan bahisle 5271 sayılı CMK'nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması) Dairemizden istenilmiştir.
Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbar yazısı ve incelenen dosya içeriğine göre;
Sanıklar Cansu ve İnci hakkında 5395 sayılı ÇKK'nun 23/1. maddesi gereğince verilen hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararının 5560 Sayılı Yasa ile değişik 5395 Sayılı Yasanın 23/1. maddesi uyarınca 3 yıllık denetim süresine tabi olduğunun gözetilmemesi,
Usul ve yasaya aykırı olduğundan,
Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbar yazısı, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görüldüğünden kabulü ile hırsızlık suçundan sanıklar Cansu ve İnci hakkında Dikili Asliye ceza Mahkemesi'nce verilip kesinleşen 23.03.2007 tarih ve 2006/373-2007/75 sayılı kararın 5271 sayılı CMK'nun 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, hüküm fıkrasından, <5395 sayılı ÇKK'nun 23/3. maddesi gereğince 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına> ilişkin bölüm çıkarılarak, yerine <5560 Sayılı Yasa ile değişik 5395 sayılı ÇKK'nun 23/1. maddesi gereğince 3 yıl denetim süresine tabi tutulmasına> cümlesinin eklenmesine, karardaki diğer yönlerin saklı tutulmasına> karar verilmiştir.
Bu karara karşı Yargıtay C.Başsavcılığınca 21.07.2009 gün ve 48038 sayı ile;
<İtirazın konusu olan uyuşmazlık; suç tarihi dikkate alındığında, denetim süresinin 5 yıl yerine 3 yıl olarak uygulanmasının karma uygulama niteliğinde bulunup bulunmadığı noktasına ilişkindir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasası'nın 23. maddesi ile kabul edilmiş olup, daha sonra yürürlüğe giren 5560 ve 5728 Sayılı Yasalar ile uygulama alanı genişletilmiştir.
19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 Sayılı Yasanın 40. maddesiyle 5395 sayılı Yasanın 23. maddesi değiştirilmiş, denetim süresindeki farklılık dışında çocuklar ile büyükler aynı koşullara tabi tutulmuş ise de; iki yasal düzenleme arasında başkaca farklılıklar bulunmaktadır. Somut olayda lehe yasanın belirlenmesi açısından önem taşıyan en önemli farklar şöyledir:
5560 sayılı Yasa ile değişik CMK'nun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlarda, yapılan yargılama sonunda hükmolunan hapis cezasının süresinin 1 yıl veya daha az süreli olması aranırken, 5395 sayılı Yasanın 23. maddesinde, hapis cezasının süresi 3 yıl olup, şikayete bağlı olma koşulu da aranmamaktadır.
Davanın düşmesi veya hükmün açıklanması (yükümlülüklere uygun/aykırı davranma hususu dışında) 5395 sayılı Yasanın 23. maddesinin 5 ve 6. fıkralarında denetim süresi içinde kasıtlı suçtan mahkûm olup olmama durumuna göre belirlendiği halde, 5271 sayılı CMK'nun 231. maddesinin 10 ve 11. fıkralarında denetim süresi içinde kasıtlı suç işleyip işlememe haline göre düzenlenmiştir.
Yine, mağdurun uğradığı zararın tazmini hususunun, çocuğun veya ailesinin maddi durumu nazara alınarak aranmayabileceği hususunda mahkemeye takdir hakkı verdiğinden zarar giderme koşulu yönünden, 5395 sayılı Yasanın 5560 sayılı Yasa ile değiştirilmeden önceki hali sanık yararınadır.
Bu nedenle, somut olayda, 5395 sayılı Yasanın 23/1. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve aynı maddenin 3. fıkrası gereğince sanığın 5 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulması yerindedir. Lehe olan 5395 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanmasına karşın, denetim süresinin 5560 Sayılı Yasa ile yapılan değişikle kabul edilmiş olan 3 yıl olarak belirlemek, yasaya aykırı olup, karma uygulama niteliğindedir. Bu nedenle de, özel dairenin, denetim süresinin 5 yıldan 3 yıla indirmesi yerinde değildir.
Ceza Genel Kurulu'nun 07.04.2009 gün, 2009/6-67-84 sayılı kararı da bu doğrultudadır.
Ayrıca, kanun yararına bozma istemine konu edilen karar, sanık Cansu müdafiinin itirazı üzerine Bergama Ağır Ceza Mahkemesi'nce verilen 22.10.2007 gün, 2007/484 Değişik iş sayılı kararıdır. Özel daire, kanun yararına bozma isteğini kabul ederken öncelikle bu kararın bozulmasına karar vermesi yerine, bu karar yokmuşçasına Dikili Asliye Ceza Mahkemesi'nin her iki sanıkla ilgili kararını bozup, CMK'nun 309/4-d maddesi gereğince uygulama yapmış olmasının da isabetli olmadığı düşünülmüştür. Kanun yararına bozma istemine konu edilmeyen sanık İnci hakkında verilen Dikili Asliye Ceza Mahkemesi'nin kararında hukuka aykırılık olduğu sonucuna varılması halinde, anılan sanık ile ilgili olarak yasa yararına bozma başvurusu sağlandıktan sonra istemle ilgili olarak karar verilmesi gerekmektedir" görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurularak, Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nin 01.06.2009 gün ve 6786-9396 sayılı kararının kaldırılmasına ve kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmesi talep olunmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığı'na gönderilmekle, Ceza Genel Kurulu'nca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
Türk Milleti Adına
Ceza Genel Kurulu Kararı
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık konuları; özel dairece,
1-) Yasa yararına bozma isteminin kapsamı dışına çıkılarak karar verilip verilmediği,
2-) Denetim süresinin 3 yıl olarak belirlenmesinin karma uygulama niteliğinde bulunup bulunmadığı, noktalarında toplanmaktadır.
Uyuşmazlık konuları sırası ile değerlendirildiğinde;
1-) Ceza Genel Kurulu'nun 17.07.2007 gün 145/172, 02.10.2007 gün 182/196 ve 10.06.2008 gün 83/166 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere, yasa yararına başvurulan ve olağanüstü temyiz denilen yasa yolunda geçerli <istekle bağlılık kuralı> gereği, isteme konu edilmeyen hüküm ve hukuka aykırılıklar, yasa yararına bozma konusu yapılamayacaktır. Burada aranması gereken, bizzat istem yazısında ileri sürülen aykırılık olgusu ve sebepleri ile bağlılıktır.
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde; Adalet Bakanlığı'nca hükümlü Cansu müdafiinin itirazı üzerine Bergama Ağır Ceza Mahkemesi'nce verilen 22.10.2007 gün ve 484 D.İş sayılı karar yasa yararına bozma istemine konu edildiği halde, özel dairece Dikili Asliye Ceza Mahkemesi'nin, hükümlüler Cansu ve inci hakkındaki hükmün yasa yararına bozulmasına karar verilmesi, istemle bağlılık kuralına aykırılık oluşturmaktadır.
2-) İkinci uyuşmazlık nedenine gelince,
Hükmün verildiği 23.03.2007 tarihinde, 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile 5271 sayılı CYY'nın 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikler henüz yürürlüğe girmemiş bulunduğundan, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 15.11.2005 gün ve 97/111, 20.09.2005 gün ve 99/103 sayılı kararlarında vurgulandığı üzere, <kanun yararına bozma, kesinleşen hükümde, verildiği zaman yürürlükte bulunan gerek usul, gerekse maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlı olup, sonradan gerçekleşen yasa değişikliklerine dayanılarak bu olağanüstü yasa yoluna başvurulamayacağı gibi, Yargıtay'ca da, sonraki yasa değişiklikleri kanun yararına bozma gerekçesi> yapılamayacağından, inceleme konusu somut olayda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının koşulları, 5728 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikler nazara alınmaksızın 5728 sayılı Yasa değişikliğinden önceki normlar dikkate alınmak suretiyle saptanmalıdır.
Hükümlünün sabit kabul edilen hırsızlık suçu, şikayete bağlı olmadığından 5271 sayılı Yasanın 231. maddesinin ilk yasalaşan hali ve 5395 sayılı Yasanın 5560 Sayılı Yasanın 40. maddesi ile değiştirilen 23. maddesinin somut olayda uygulanma koşulları bulunmamaktadır.
Hüküm tarihi itibariyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı yönünde uygulanabilecek yegane hüküm 5395 sayılı Yasanın 19.12.2006 tarihinden önce yürürlükte bulunan hükmüdür, bu hüküm uyarınca da çocuk hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi halinde beş yıl süre ile denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verilmesi gerekmektedir. Her ne kadar 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 Sayılı Yasanın 40. maddesi ile 5395 Sayılı Yasanın 23. maddesi değiştirilerek, çocuklar açısından denetim süresinin üç yıl olarak uygulanacağı hüküm altına alınmış ise de, hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünden 5271 sayılı CYY'nın 231. maddesine yollamada bulunulması nedeniyle 231. maddedeki diğer koşullar nazara alınmaksızın sadece 23. maddenin denetim süresinin dikkate alınarak 3 yıl olarak uygulanması, karma uygulama niteliğinde olacaktır.
Bu itibarla; Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulü ile özel daire kararının kaldırılmasına, yasa yararına bozma isteminin reddine karar verilmelidir.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nin 01.06.2009 gün ve 6786-9396 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3- Adalet Bakanlığı'nın yasa yararına bozma isteminin REDDİNE,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere, Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.09.2009 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları