bb. Temerrüt Faizi
Söz konusu yasanın temerrüt faiziyle ilgili 2. Maddesinin ilk hali şu şekilde idi :
"Madde 2- Temerrüt Faizi : Bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1'inci maddede belirlenen orana göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur.
Bakanlar Kurulu Kararı ile bu oran 1'inci maddesindeki oran dahilinde artırılabilir veya eksiltilebilir.
Ödeme yerinde ve ödeme zamanındaki banka iskontosu yukarıda açıklanan miktardan fazla ise, arada sözleşme olmasa bile, ticari işlerde temerrüt faizi, TC Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için öngördüğü reeskont faiz oranına göre istenebilir.Temerrüt faizi miktarının sözleşmede kararlaştırılmış olduğu hallerde, akti faiz miktarı yukarıdaki fıkralarda öngörülen miktarın üstünde ise, temerrüt faizi, akdi faiz miktarından az olamaz."
Kanunun bu ilk haline göre temerrüt faizi ticari olmayan adi işlerde ,aksi başka şekilde kararlaştırılmamışsa, 1. maddeye göre belirlenecek
yani ilk haliyle % 30 olarak uygulanacak daha sonraki Bakanlar Kurulu Kararına göre tespit edilen orana göre ayarlanacaktır.İkinci maddenin 3. fıkrasına göre ise , sözleşmesel temerrüt faizi miktarı belirlenmemiş olsa bile eğer ödeme yerindeki banka iskontosu sermaye faizi oranından fazla ise reeskont faiz oranı uygulanacaktır.Özetle bu hüküm ticari işlerde Merkez Bankası reeskont faizi oranının uygulanabileceğini belirtmektedir.Aksinin kararlaştırılması elbette mümkündür.Yine Maddenin son fıkrasına göre eğer sözleşmede sermaye faizi miktarı kararlaştırılmışsa ve bu oran reeskont faizi oranından yüksekse temerrüt faizi sözleşmedeki sermaye faizi oranına göre hesaplanacaktır.Bu hükümden, akit tarafların hem temerrüt faizi hem de sermaye faizi için belirli bir miktar konusunda anlaştıkları düşünülmekte ve buna kanun yoluyla müdahale edilmemesi gerektiği sonucu çıkmaktadır.
3095 SK, 15.12.1999 tarihli ve 4489 SK ile değiştirilmiş, temerrüt faizini düzenleyen 2. Maddesi aşağıdaki metne dönüştürülmüştür:
"Madde 2 :Temerrüt Faizi :Bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler çin 1 inci maddede belirlenen orana göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı, yukarıda açıklanan miktardan fazla ise, arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizi bu oran üzerinden istenebilir. Söz konusu avans faiz oranı, 30 Haziran günü önceki yılın 31 Aralık günü uygulanan avans faiz oranından beş puan veya daha çok farklı ise yılın ikinci yarısında bu oran geçerli olur.
Temerrüt faizi miktarının sözleşmede kararlaştırılmamış olduğu hallerde, akdi faiz miktarı yukarıdaki fıkralarda öngörülen miktarın üstünde ise, temerrüt faizi, akdi faiz miktarından az olamaz"
Bu değişiklikle, ticari olmayan işlerde (adi işlerde) aksi taraflarca kararlaştırılmadıkça, temerrüt faizi oranı değişik 1. maddeye göre hesaplanacak olan sermaye faizine göre belirlenecektir.Bu sermaye faizi ise daha önce de sözü geçen Merkez Bankasının kısa vadeli kredi
işlemlerinde kullanılan iskonto oranına göre hesaplanacaktır..
Ticari işlerde temerrüt faizi oranı ise , arada sözleşme olmasa dahi, Merkez Bankasının öngördüğü AVANS faizi oranından talep edilebilecektir.
Yıllara göre kısa vadeli kredi işlemlerinde kullanılan avans faiz oranı şu şekildedir:
YÜRÜRLÜK TARİHİ AVANS FAİZ ORANI (%)
01.01.1990 45
20.09.1990 48,25
23.11.1990 50,75
15.02.1991 54,50
27.01.1994 65
21.04.1994 98
12.07.1994 85
27.07.1994 75
01.10.1994 64
10.06.1995 60
01.08.1995 57
02.08.1997 80
30.12.1999 70
17.05.2002 64
14.06.2003 57
08.10.2003 48
15.06.2004 42
Merkez Bankası tarafından reeskont faizi oranı her yıl ayrıca belirlenmekte ve ilan edilmektedir. Maddenin ikinci fıkrasının ikinci cümlesine
göre: "Söz konusu avans faiz oranı, 30 Haziran günü önceki yılın 31 Aralık günü uygulanan avans faiz oranından beş puan veya daha çok farklı ise yılın ikinci yarısında bu oran geçerli olur" denmektedir.. Buradan anlaşılması gereken, yılın ikinci yarısında (30.Haziran- 31 Aralık), 30 Haziran günü için Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının uyguladığı reeskont ve avans faiz oranlarının, önceki yılın 31 Aralık gününde uygulanan oranlardan "beş" puan veya daha çok farklı olması halinde bu yeni oranlara göre işlem yapılacak, herhangi bir farklığın olmaması veya farklılığın beş puandan az olması halinde ise yılın ilk yarısındaki oranların uygulanmasına devam edilecektir.[18]
Bu hüküm 2004 yılı için uygulanırsa, 31 Aralık 2003 yılı için belirlenmiş reeskont faiz oranı % 48"; , 30 Haziran 2004 tarihi için ilan edilmiş olan oran ise "42" dir.Anılan hükme göre 30 Haziran tarihindeki oran önceki orandan 6 puan daha farklı olduğundan 2004 yılının ikinci yarısı olan 30 Haziran-31 Aralık tarihleri arasında "% 42"olanının uygulanması gerekecektir.
c. Bütçe Yasaları
aa. İlgili Yasa Maddeleri
4833 Sayılı ve 29 Mart 2003 Tarihli 2003 Malî Yılı Bütçe Kanununun "Kısmen veya tamamen uygulanmayacak hükümler" başlıklı 51.
Maddesinin "t" bendi aşağıdaki gibidir:
"MADDE 51 - t) İlgili kanununda düzenleme yapılıncaya kadar, 4.12.1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanunun 1 inci maddesindeki kanuni faiz oranı, 1.4.2003 tarihinden itibaren aylık % 2.5 olarak uygulanır. Ay kesirleri tama iblağ edilir.Taksitlendirilen veya herhangi bir sebeple ödenmemiş kamulaştırma bedellerinde kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranı uygulanır"
Bu hükme göre 3095 Sayılı yasadaki sermaye faiziyle ilgili hüküm ilga edilmiş gibi görünmektedir.3095 sayılı kanunun 1. maddesindeki kanuni faiz oranı daha önce bahsedildiği üzere Merkez Bankasınca duyurulan iskonto oranıdır.Bu oran ilgili Bütçe yasasının yayımlandığı 31.04.2003 günü itibariyle "% 55" ; dir.01.01.2003 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 31.04.2003 neşir tarihli 2003 Yılı Bütçe Yasası ise kanuni faiz oranını yıllık % 30 (2.5 x 12) ile sınırlamıştır.
5027 Sayılı ve 24 Mart 2003 Tarihli 2004 Malî Yılı Bütçe Kanununun "Kısmen veya tamamen uygulanmayacak hükümler" başlıklı 49.
Maddesinin "o" bendi ise aşağıdaki gibidir:
"MADDE 49 - o) İlgili kanununda düzenleme yapılıncaya kadar, 4.12.1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanunun 1 inci maddesindeki kanuni faiz oranı, aylık % 1,25 olarak uygulanır. Ay kesirleri tama iblağ edilir. Taksitlendirilen veya herhangi bir sebeple ödenmemiş kamulaştırma bedellerinde kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranı uygulanır"
Bu kanunun yürürlük tarihi ise 01.01.2004 dür.Bu yasayla da kanuni faiz oranı yıllık ""% 15" (1.25 x 12) olarak belirlenmiştir.
bb. Görüş :
Bütçe Yasalarına Anayasalar tarafından diğer yasalardan daha farklı bir statü verilmiştir.1982 tarihli Anayasamızın 162. Maddesine göre bütçe yasa tasarılarının görüşülmesinde farklı bir usul kabul edilmiş, Meclis genel kurulunda vekillerin gider artırıcı veya gelir azaltıcı önerilerde bulunmaları yasaklanmış ve 89. maddeyle de Cumhurbaşkanına bütçe kanunlarını tekrar görüşülmek üzere meclise gönderme yetkisi verilmemiştir. Ayrıca, 163. maddede bütçelerde değişiklik yapılabilmesi esasları düzenlenmiş; Bakanlar Kuruluna KHK ile bütçede değişiklik yapma yetkisi verilmemiştir.
Anayasada birbirinden tamamen ayrı ve değişik olarak düzenlenen bu iki yasalaştırma yönteminin doğal sonucu olarak birisinin konusuna
giren bir işin, öteki yöntemin uygulanması ile düzenlenmesi, değiştirilmesi veya kaldırılması mümkün değildir. Anayasanın 161. maddesinin
getiriliş amacının bütçe yasalarında, bütçe kavramı dışındaki konulara yer vermemek, böylece bütçe yasalarını ilgisiz kurallardan uzak tutmak
ve kendi yapısı içerisinde bütünleştirmek olduğu Anayasa Mahkemesinin bir çok kararında ifade edilmiştir. [19] Bahsi geçen Anayasa Mahkemesi Kararına göre ayrıca "Bir yasa kuralının bütçeden gider yapmayı ya da bütçeye gelir sağlamayı gerektirir nitelikte bulunması,
mutlak biçimde bütçe ile ilgili hükümlerden sayılmasına yetmez" denmektedir.
Gerçekten, bütçe yasaları hükümetlerin ülkenin makro ekonomik yapısıyla ilgili plan ve projelerini içeren bir taslak metin olduğundan bunların diğer yasalardan farklı bir statüde olmaları tabiidir.Aynı hükümet, bütçe yasasında ilke kararlarını ve siyasi hedeflerini somutlaştıracak, aksi halde olası bir başarısızlık anında bunun hesabını seçmen karşısında verecek yine o olacaktır.Bu nedenle bütçe yasaları aslen politik metinlerdir.
Faiz olgusu bir ülkenin ekonomik yapısında önemli bir yer teşkil etmektedir.Yüksek faiz oranları enflasyonu artırıp reel sektörün önünü tıkarken, alçak faiz oranları ise eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmekte, borçluyu alacaklının karşısında üstün konuma koyarak aynı zamanda piyasadaki faaliyetlerin aksamasına neden olmaktadır.İktidarlar her ne kadar serbest piyasa ekonomisinden yana olduklarını söyleseler de,
faiz oranı gibi makroekonomik bir unsurun belirlenmesini tamamen serbest piyasaya bırakmak eğiliminde değillerdir.Bu nedenle bütçe
yasalarına faizle ilgili hükümlerin konulduğunu görmekteyiz.
Bize göre, her ne kadar bütçe yasalarına anayasal bir farklılık atfedilmişse de , bu farklılığın uygulanması ve yorumlanmasında yine amir
kurallara uymak hukuk devleti olmanın gereklerindendir.Anayasa bütçe yasalarına bütçe dışında hüküm koyulmasını yasaklamıştır.Faizle
ilgili bir hükmün bütçe ile ilgili olduğunu düşünsek bile ayrıca başka bir yasa kuralıyla düzenlenmiş olan konunun yine bütçe yasasıyla farklı
bir şekilde tespit edilmesi yine kanun koyma tekniğine aykırıdır. Faiz oranları 3095 Sayılı kanunla düzenlenmiş olup ayrıca bütçe yasasıyla
değiştirilmesi kanımızca mümkün değildir.Bu konuda ayrı bir kanun çıkarılması veya halihazırdaki yasanın değiştirilmesi daha uygun
görülmektedir.
cc. Tartışma:
Hukukçular arasındaki bir tartışmaya göre Bütçe yasalarıyla 3095 Sayılı Kanuna getirilen kanuni faizle ilgili değişiklikler salt kamusal
işlemlerle mi ilgilidir yoksa kamuyla ilgili işlemlerin dışındaki özel hukuk işlemlerinde kanuni faiz oranı hala 3095 SK la değiştirildiği gibi
iskonto faiz oranı olarak mı uygulanacaktır? [20]
Pratikte mahkeme ve icra dairelerinde, kanuni faiz oranının yıllık % 15" olarak uygulandığı görülmektedir. Konuyla ilgili Yargıtayın bir
kararına göre :
"Dava konusu alacağa 3095 sayılı yasanın l. maddesinde belirtilen Merkez Bankasının, kısa vadeli işlemlerinde öngördüğü faiz oranlarının uygulanması gerekir. 4833 sayılı 2003 yılı mali bütçe kanunun ve 5027 sayılı 2004 yılı mali bütçe kanunu 49/o maddesindeki faiz oranlan Genel ve Katma Bütçeli dairelerin ilama bağlı borçlan için uygulanabileceğinden, somut olayda, tarafların sıfatları nazara alındığında, sözü edilen bütçe kanunlarındaki, faiz oranlarının, olayda uygulama yeri bulunmamaktadır. Mahkemece, Merkez Bankasından, 3095 sayılı kanunun l. maddesi doğrultusunda faiz oranlan sorulup karar tarihi itibariyle uygulanması gerekli faiz oranlan tespit edildikten sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, dayanağı gösterilmeden %15 faiz oranı uygulanarak yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. [21].
Yargıtay'a göre ilgili maddedeki faiz oranları Genel ve Katma Bütçeli dairelerin ilama bağlı borçlan için uygulanacak oranları göstermektedir. Yargıtay'ın bu görüşüne katılanlara göre de Bütçe Yasasıyla getirilen bu düzenleme kamu borç ve alacakları için getirilmiş bir düzenleme olup maddenin yorumunun da buna göre yapılması ve % 15 lik yıllık faiz oranının kamu işlemlerinde uygulanması, diğer özel hukuk işlemlerinde ise 3095 SK ile yapılmış düzenlemeye bağlı kalınması gerekmektedir.Aksi fikre göre ise sözü geçen Bütçe Yasası hükmünden bu sonuç çıkartılamaz zira ilgili yasa maddesi "çeşitli hükümler" üst başlığı altında yine "Kısmen veya tamamen uygulanmayacak hükümler" alt başlığında düzenlenmiş olup bu oranların sadece kamusal işlemlerde uygulanacağında dair bir ibare yoktur ve bu hükmün aksi şekilde yorumlanması hukuka uygun değildir.
Biz, Yargıtay'ın görüşünün Bütçe Yasalarının karakteristik özelliğinin genişletici yorumundan temel almakta olduğunu düşünüyoruz.Buna
ilaveten ilgili madde(ler)nin son fıkrasında kamulaştırma borçları açısından yapılan düzenlemenin de bu görüştekilerin fikrine yön verdiği
sanılmaktadır.
Fikrimizce, öncelikle yukarıdaki görüşlerimiz tekrarla bu şekilde bir düzenlemenin bütçe yasasıyla yapılmış olmaması gereğini
belirterek, ilgili maddenin yalnızca kamusal anlamda uygulanması için zorlayıcı bir neden olduğunu düşünmemekteyiz..Hükmün lafzı açıktır.Eğer Yargıtayın görüşü gibi bir düzenleme amaçlanmış olsaydı bunun ayrıca ve açıkça belirtilmiş olması gerekirdi.Keza bahsi geçen madde bütçe yasalarının "çeşitli hükümler" üst başlığı altında düzenlenmiştir. Buna ilaveten "o" ve "t" bentleri dışındaki uygulanmayacak hükümleri gösteren diğer bentlerde kamunun borç ve alacaklarını ilgilendirmeyen hükümlere de yer verildiği görülmektedir. Bu ise maddenin kamusal borç ve alacaklar için uygulanması gerektiği yorumuyla çelişmektedir.Bu nedenle özel hukuk işlerindeki faiz hesaplamalarında da Bütçe Yasaları'ndaki orana uyulması gerektiğini düşünüyoruz.
d. Özel Yasalarda Faiz
Çeşitli Kanunlarda faizle ilgili özel düzenlemelere yer verilmiştir.Bunlara örnek olarak 4389 Sayılı Bankalar Yasasının 20/I. Maddesi, Kat Mülkiyeti Yasasının 20/II. Maddesi , 90 Sayılı Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Kanunun 13. Maddesi, Amme Alacaklarının Tahsili Usulü HK'un 51. Maddesi, 506 SK'nun 80/III Maddesi, Özel Öğretim Kurumları Kanununun 35 . Maddesi gösterilebilir.
e. Faiz Oranları
Tüm bu mevzuat hükümleri ve tartışmalar sonucunda faizin hangi tarihler arasında ve hangi oranlarda uygulanacağı konusunda tereddütler
yaşandığı ve pratikte faiz oranlarıyla ilgili farklı uygulamalara rastlandığı görülmektedir.Aşağıda bahsi geçen mevzuatın incelenmesi sonucunda ulaştığımız tarih aralıklarına göre faiz oranları gösterilmiştir:
Kanuni Faiz
01.01.2004'ten itibaren %15 (Yargıtaya göre kamusal işlerde %15 diğer işlerde %38) (2004 Yılı Bütçe Yasası) )
01.04.2003'ten itibaren %30 (2003 Yılı Bütçe Yasası )
01.07.2002'den itibaren %55 (MB Tebliği)
31.12.1999'dan itibaren %60 (MB Tebliği)
01.01.1998'den itibaren %50 (97/9807 Esas ve 20.08.1997 tarihli BKK)
19.12.1984’den itibaren %30 (3095 SK. İlk metin)
Temerrüt Faizi (Ticari İşler İçin)
01.01.2000.................. %70
01.07.2002.................. %64
01.07.2003...................%57
01.01.2004.................. %48
01.07.2004...................%42
01.07.2005.................. %30
01.01.2006.................. %25
01.01.2007.................. %29
(Edit:22.02.2007 - Sn. Av. Yücel Kocabaş'a teşekkür ederim.)
4. YARGISAL KARARLARDA FAİZ
Bu kısımda konunun oldukça detaylı olması sebebiyle yalnızca Yargıtayın faizle ilgili belli başlı prensip kararlarının özetlerine yer verilmiştir.
- BK'nun 113.maddesine göre, asıl alacağın ödenmesi sırasında faiz talep hakkı saklı tutulmamışsa daha sonra bu konuda istekte bulunulamayacağı.( 9. HD, T: 20.04.1995- 1995/36 E – 13882 K)
- Asıl borcun tamamı ödenmeden faiz hakkı saklı tutulmuşsa, bu ihtirazi kaydın tüm ödemeleri kapsadığı düşünülmesi gerektiği. (9HD, 05.12.2000 T. 13027 E.18363 K.)
-Temerrüt faizine yeniden temerrüt faizi yürütülemeyeceği(11 HD,T.29.4.1991, 861.E/ 2676.K)
-Alacak davasında faiz talep edilmemiş olması, faiz alacağının ayrı bir dava ile istenmesine engel oluşturmayacağı (9 HD. 2000/8264 E., 2000/8197 K., 26.10.2000 T.)
-Haksız fiil; tacir tarafından, ticari işletmesiyle ilgili olarak meydana getirilmiş ise; bu eylemden zarar gören tacir olmasa bile, Reeskont/Avans planında temerrüt faizi isteyebileceği (YHGK, , T. 3.4.2002 , 2002/4-174 E. 2002/259 K.)
-Takip isteminde temerrüt tarihi gösterilip, bu tarihten başlayarak gecikme faizi istenirse, temerrüt tarihinden başlayarak faiz hesabı yapılması gerektiği, alacaklı yalnızca faiz istendiğini belirtirse, bu durumda takip tarihinden başlayarak faiz hesaplanacağı, borç senedinde vade günü yoksa, faizin yine takip tarihinden başlayarak hesaplanması gerektiği (YİBK, . T. 11.12.1957, 1957/17 E, 1957/29 K.)
-Tarafların tacir sıfatında olmaları halinde, ticari müesseselerini ilgilendiren fiil ve işleri ticari işlem sayılacağından arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizinin T.C . merkez bankası'nın kısa vadeli krediler için öngördüğü reeskont faiz oranına göre istenebileceği (.11 HD, T: 20.02.1995 , 1995/129 E. 1995/ 1427 K.)
-Davacı, talep ettiği alacağa yasal faiz uygulanmasını istemiş olmasına rağmen mahkemece kademeli olarak reeskont faizine hükmedilmesinin hatalı olduğu, sadece sermaye faizine hükmedilmesi gerektiği , dava tarihinden önceki bir tarihten itibaren temerrüt faizi istenebilmesi için borçlunun temerrüde düşürülmüş olması gerektiği, (15 HD, T. 02.04.1992, 1992/1016 E. 1996/ 1746 K)
-Asıl alacağa,T.C. Merkez bankasının kısa vadeli krediler için öngördüğü reeskont faizinin uygulanmasında, faiz oranının alacağın muaccel olmasından dava tarihine kadar geçen zaman içerisinde değişip durumu araştırılması ve değişmiş ise bu oran belirlenerek birikmiş faiz miktarı hesaplanması gerektiği.(11HD, T. 0105.1989, 7238E/2676K)
-Davacının talep ettiği temerrüt faizinin dava dilekçesinde "en yüksek ticari faiz" olarak ifade edilmesi halinde, bunun TC. merkez bankasının kısa vadeli krediler için öngördüğü reeskont faizi oranı olduğunun kabulü gerekeceği.(11 HD, T: 20.02.1989, 4141E/965K).
- Manevi tazminat isteklerinde olduğu gibi temerrüt faizinde de kısmi dava açılamayacağı (11 HD, T: 21.10.1987 , 244.E/752.K)
-Kira farkları için, kararın kesinleşme tarihinden itibaren faiz istenebileceği. ( 12 HD, T: 13.05.1992, 1991/8552 E. 1992/6535 K)
- İlamda faize hükmedilmemiş ve takip talebinde de, asıl alacak yanında faiz talep hakkı saklı tutulmamış ise alacaklının artık yeni bir takip ile faiz talep edemeyeceği. (12 HD, T: 11.12.2000, 19142.E/19642.K)
5 . SONUÇ
"Para her zaman kullanılması mümkün ve temettü getiren bir meta olduğundan geç ödenmesi halinde zararın vücudu muhakkaktır" [22]
Gerçekten, faiz atıl durumdaki paranın değer kaybetmesini önlemek açısından son derece gereklidir.Özellikle enflasyon oranının yüksek olduğu ülkelerde faiz bir olmazsa olmazdır. Yalnız faiz oranlarının yasal zemininin hazırlanmasında hem kamu hem de özel kesim için optimum faydanın sağlanması için gerekli özenin gösterilmesi gerekmektedir.
"Türkiye Bankalar Birliği';nin Temerrüt Faizi Uygulamasına İlişkin Görüş ve Değişiklik Önerisi"ne göre :
"Alacaklılar, yüksek enflasyon ve piyasalardaki aşırı dalgalanmanın neden olduğu belirsizlikten korunmak amacıyla temerrüt faizlerini yüksek
oranlarda belirlemek durumunda kalmaktadırlar. Bu durum kamuoyunda yanlış anlaşılmakta, alacaklılar aleyhine çok ciddi tartışmalara ve
sıkıntılara neden olmaktadır. Uygulamada sorunları en aza indirmek, taraflar arasında çıkar dengesini karşılıklı sağlayabilmek için temerrüt
faizi uygulanması halinde de anapara faizine paralel bir uygulama getirilmesi, temerrüt faizinin caydırıcı olması ancak borçlular aleyhine
kötüye kullanılmaması için oranın anapara faizinin yüzde 20 fazlasını geçmemesi yönünde ilgili makamlara iletilmek üzere bir önerge
hazırlanmıştır."[23]
Görüldüğü gibi faiz gibi herkesi ilgilendiren bir konuda yapılacak düzenlemelerin açık,detaylı ve iyi düşünülmüş olması gerekmektedir.Çalışmada ne yazık ki bu konuda da mevzuat karışıklığı olduğunu, hala konuyla ilgili tartışmaların sürdüğünü gözlemledik.
Daha önce de belirttiğimiz gibi bu hususta bütçe yasaları vasıtasıyla hüküm koymak hukuk tekniği ve hukuk devleti ilkesine aykırıdır.Yasa koyucudan beklenen, her konuda olduğu gibi faiz olgusuna da titiz bir şekilde yaklaşması, yasalaşma sürecinde yetkin hukukçu ve ekonomistlerden görüş almasıdır.
DİPNOTLAR:
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]2 M.HELVACI,"Borçlar ve Ticaret Kanunu Bakımından Para Borçlarında Faiz Kavramı",s.25
3 Anayasa Mahkemesi: 1997/34 E.,1998/79 K ve 15.12.1998 Tarihli karar
4 Sabih ARKAN , Prof.Dr, "Ticari İşletme Hukuku", 2.Bası, Batider, 1995, Ankara, s. 63
5 ARKAN, age, S. 64 .
6 YHGK : 2004/10 E. 2004/ 94 K ve 18.02.2004 Tarihli Karar.
7 Akar ÖCAL, Prof..Dr., "Türk Hususi Hukukunda Gecikme Faizi", İst. 1965 S. 36
8 YİBGK: 2001/1 E.,2003/1 K. Sayı ve 24.12.2003 Tarihli İBK.
9 YHGK : 1999/19-933 E.1999/950 K ve . 17.11.1999 Tarihli Karar.
10 Cengiz İLHAN, Avukat, "Vade Farkı", İzmir Barosu Dergisi.- Ekim/2000, S. 5
11 Hüseyin EKİNCİ, Cumhuriyet Savcısı, "Cezai Şart ve Cezai Şartın Sona ermesi", Adalet Dergisi, Ocak-2002, S. 98
12 Y.13 HD : 1990/3875 E. 1990/ 2018 K ve 30.11.1990 Tarihli Karar
13 YHGK : 1998/13-353 E. 1999/29 K ve 10.11.1999 Tarihli Karar. 14 YİBGK, 1997/2 E., 1999/1K, 8.10.1999 Tarihli Karar.
15 Kemal OĞUZMAN, "Borçlar Hukuku Genel Hükümler", Filiz Y.,1995, S. 368
16 ARKAN, Age, S.65 , dipnot 3
17
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]18 Muhasebat Genel Müdürlüğü Genel Tebliği, Sıra No:16*
19 Anayasa Mahkemesi: 1996/30 E.,1996/26 K ve 26.06.1996 Tarihli karar
20
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]21 Y.2 HD : 2004/12246 E. 2004/15887 K ve 17.06.2004 Tarihli Karar
22 YİBK: 20.10.1989 T. K.3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı
23
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]